Hucum futbolunun sonumu bu santrforsuz futbola dogru gidis? Akla hayale gelmeyecek bir sey ama 1994 te Brezilya'yi zafere goturmus olan Carlos Alberto Parreira gelecegin taktik dizilisi olarak 4/6/0 i on goruyor.
Bes yil once Rio de Janeiro'da teknik adamlar conferansinda Carlos Alberto Parreira butun salonun agzini hayretten acik birakan bir aciklama yapti. Taktik semalarin gelisimini tartisirken Brezilya'yi 1994 dunya kupasinda sampiyon yapan teknik adam gelecegiz saha dizilisinin 4-6-0 olacagini soyledi.
Dogru, gecmiste kutsal olan sag ve sol aciklarin saha icindeki rolleri yeniden duzenlenerek islevleri tamamen degistirildi. Evet oyun kurucu 10 numaralar da ayni yoldan gecilerek yeniden formatlanmakta. Ama santrforlar? Futbol santrforsuz oynanabilirmi? hucum hatti olmadan kazanilirmi? Cevap bu yil oynanan sampiyonlar ligi finalinde geldi...Evet bu mumkundu! Manchester dunyanin bu en onemli turnuvasini santrforsuz ve gercek hucum elemansiz kazandi.
Bu tur radikal semalar cok nadir, zira bu taktik sema futbol oyununun en mukemmel uygulamasi da olsa santrforsuz ve gercek hucumcusuz oyun sekli etkili bir oyun icin uygulanmasi cok ama cok zor bir taktiktir. MU son sezonun ilk sekiz macinda alti gol atti ve ligin ikinci en kotu defansina sahip Reading'e karsi yaptiklari golsuz acilistan sonra umutsuzca O'Shea ya sarildi. Bu taktik semanin akilci bir sekilde uygulanmasi zaman aldigi icinde euro 2008 de hicbir ulke takimi santrforsuz oyun kurgusunu kullanmaya kalkmadi.
Buna karsilik uluslararasi futbol karsilasmalarinda santrforlar yavas yavas kaybolmakta. Isvicre/Avusturya da oynayacak 16 takimdan en az yarisi yine de muhtemelen 2 santrforla oyuna baslayacak. 1872 de oynanan ilk milli macta Iskocya ve Ingiltere 13 hucumcu ile oynamislardi. Bu semayi euro 2008de gorecegimizi pek sanmiyoruz. Herseye ragmen 1872deki bu ilk uluslararasi mac 0-0 bitmisti. Bu da gosteriyorki cok gol atmanin yolu cok santrforla oynamaktan gecmiyor.
Roma takimi 2 sezon once bize tutulacak yolu gostermisti. Daha once oyun kurucu (3/4 bizde buna 9.1/2 deniyor) olarak orta saha ile santrforun arasindaki "boslukta" oynayan Francesco Totti ileride serbest ve yanliz adam rolundeydi. Didier Drogba'nin Chelsea'da oynadigi gibi ileride nokta santrfor oynayan Totti topu tutarak ve pivot rolu oynayarak yonunu degistirdigi "ters" toplarla "paslarla" arkadaslarina bos alanlar yaratarak kendine rakip kale onunde serbest alanlar yaratmisti. Roma'nin klasik 4-1-4-1 i cogunlukla 4-1-5-0 olmakta.. Gecen yil oynanan ceyrek final macinda MU Totti'siz Roma'yi 7-1 yenmisti ama Real Madrid onunde 3-2 yenilerek asagilanmis olan "sir" Alex Ferguson alisa gelinmis klasik 4-4-2 den vaz gecmek zorunda kalmisti. Izlenecek yol Roma'ninki idi...Cogu ligler biterken MU Wayne Rooney' e ileride nokta santrfor rolu verdi. Ileride derinligine oynayarak karsi takimin defansini karistirmaya yonelik bu oyun tarzi Ferguson'un da daha sonra soyleyecegi gibi oyuncusunun pek ilgisini cekmemisti. Ama Rooney'in hareketliligi Carlos Tevez ile aralarindaki "zeki" iletisim Cristiano Ronaldo'ya bos alanlar acmis, oda 42 gol atarak bundan faydalanmasini bilmisti. MU in sistemi aslinda 4-2-4-0 ydi Zaman zaman, ozellikle de avrupa maclarinda orta sahaya bir "top tutucu" daha ilave ederek Ronaldo'ya Totti'nin Roma'da ki rolu veriliyordu. Bu da sema olarak 4-3-3-0 anlamina gelmekteydi. Aslinda bu hicte yeni bir sey degildi. 1930 larin baslarindaki harika takim Avusturya Mathias Sindelar ile basaridan basariya kosmaktaydi. Derinligine geri cekilen bir santrfor formati Vselvolod Bobrov tarafindan da Dinamo tarafindan Moskova'li "turisler" tarafindan 1945 te uygulanmis ve Ingiliz seyircileri kendilerine hayran birakmisti. Daha sonralari sira "derin" santrfor Nandor Hidegkuti ve arkadaslari 1953 te Wembley'de Ingiltere'yi 6-3 yenince herkezin agzi acik kalmis kimse bir sey anlamamisti...Benim buyuk dramim demisti ingiliz santrhafi Harry Johnston, mac icinde caresiz kalmamdi. Yapacak hic bir sey yoktu. Hidegkuti'yi takip etsem defansin gobeginde arkadaslarina genis alanlar aciliyor, etmesem Hidegkuti basi bos dolasiyordu ki bu da cok tehlikeli sonuclar dogurmaktaydi...Problemin caresi 1950lerdeki Brezilya'li Zeze Moreira'nin gelistirdigi zone-defansti.
Brezilya futbolunun artistik ve serbest olmasi on fikri gulunctu. Taktik semalarin tarihi, hucumun akiciligi ile defansin saglamligi arasindaki dengenin hikayesiydi aslinda. Pele ile Garrincha'nin serbest oyunlari ise onlara bicilen rolun daha formasyon safhasindan verilmis olmasindaydi. 1958 deki ilk zaferlerinde Brezilya, rakiplerinin israrla arkada W-M in uclu defansla adam adama oynamalarina karsilik zone-defans yapan 4 lu ile rahat rahat kazanmaktaydi.
Futbol'un sistem kaliplarina girmesi ise oyunun sadece ikili mucadelelerden ibaret olmadiginin ve de tum takim oyuncularinin sahada en uygun yayilislarindan dogan etkili oyun seklinin kabullenmesi sonucunda ortaya cikti. Bu da 1930 larda Isvicre'de eski bir Avusturya'li milli futbolcu Karl Rappan yonetimindeki, o zamanlar yari profesyonel olan Servette' in kendinden daha iyi rakipleriyle basa cikabilmek icin gelistirdigi taktikle basladi. 3lu markaj yapan defansin arkasina sarkmis bir "supurucu" ve arkaya yaslanmis topun arkalarina gecmesine izin vermeyen cakili bek'ler. Bu fikirden daha sonra Italyanlarin meshur catenaccio'su dogacakti. Modern futbol'un dogusu icin ise 1960larda beslenme ve fizik kondisyonun onemini kavrayan Moskova'li buyuk teknik adam Viktor Maslov'un Dynamo Kiev'e getirdigi "pressing" yani tam saha baski sistemine bir goz atmak gerekir. Kanat oyuncularinin toplu halde top tasiyan oyuncuya yaptiklari baski ve yuksek basarak rakibin faydalanabilecegi alanlari daraltmalari oyuncular tarafindan da anlasilarak etkili uygulanmasi sonucunda yaratilan "total futbol" prensipleri, daha sonralari Dinamo Kiev'de Valeriy Lobanovskiy ve Ajax'ta Rinus Michels tarafindan da kullanildi. Bu sistem Ajax'ta "organik" bir sekilde kucuk yaslardan beri beraber oynamis yetenekli futbolcular tarafindan tamamen "naturel" bir sekilde sahneye konmus, Dinamo Kiev'de ise antrenmanlarda bilgisayar teknolojisini oyunda da kendi "vizyon'unu dayatarak oynanmisti. Ideolojilerdeki farkliligin ise oyunun uzerinde bir etkisi olmamis sahadaki uygulama ayni kalmisti. Bu oyun stili 1989 ve 1990 da pespese Avrupa Kupasini kazanan (bu kupayi pespese kazanan son avrupa kulubu) Arrigo Sacchi'nin Milan AC'sinde zirve yapti. Sacchi oyuncularindan rakip topu kaptiginda defans ile ileri uctaki ofans oyunculari arasinda 25m den fazla mesafe birakmamalarini istemekteydi. Oyuncularin referans noktalari top, alan, rakip futbolcu ve takim arkadasi. Bunlarin disinda sabit kalan hicbir mevki yoktur gerisi tamamen izafidir. Futbolcularin inisyatifi burada devreye girer. Bu felsefe etkin olmasina ragmen pek sevimli kabul edilmemis hatta oyuncular tarafindan ozellikle de Ruud Gullit' ce karsi gelinmistir. Antrenmanlarda uygulamadaki etkinligi arttirmaya yonelik defalarca tekrarlanan hareketler ve birbirinin oyununu tanimakta ve anlasmakta faydali olabilecekken yildiz futbolcular buna tavir koymuslardi. Buna karsilik Sacchi:
Bes yil once Rio de Janeiro'da teknik adamlar conferansinda Carlos Alberto Parreira butun salonun agzini hayretten acik birakan bir aciklama yapti. Taktik semalarin gelisimini tartisirken Brezilya'yi 1994 dunya kupasinda sampiyon yapan teknik adam gelecegiz saha dizilisinin 4-6-0 olacagini soyledi.
Dogru, gecmiste kutsal olan sag ve sol aciklarin saha icindeki rolleri yeniden duzenlenerek islevleri tamamen degistirildi. Evet oyun kurucu 10 numaralar da ayni yoldan gecilerek yeniden formatlanmakta. Ama santrforlar? Futbol santrforsuz oynanabilirmi? hucum hatti olmadan kazanilirmi? Cevap bu yil oynanan sampiyonlar ligi finalinde geldi...Evet bu mumkundu! Manchester dunyanin bu en onemli turnuvasini santrforsuz ve gercek hucum elemansiz kazandi.
Bu tur radikal semalar cok nadir, zira bu taktik sema futbol oyununun en mukemmel uygulamasi da olsa santrforsuz ve gercek hucumcusuz oyun sekli etkili bir oyun icin uygulanmasi cok ama cok zor bir taktiktir. MU son sezonun ilk sekiz macinda alti gol atti ve ligin ikinci en kotu defansina sahip Reading'e karsi yaptiklari golsuz acilistan sonra umutsuzca O'Shea ya sarildi. Bu taktik semanin akilci bir sekilde uygulanmasi zaman aldigi icinde euro 2008 de hicbir ulke takimi santrforsuz oyun kurgusunu kullanmaya kalkmadi.
Buna karsilik uluslararasi futbol karsilasmalarinda santrforlar yavas yavas kaybolmakta. Isvicre/Avusturya da oynayacak 16 takimdan en az yarisi yine de muhtemelen 2 santrforla oyuna baslayacak. 1872 de oynanan ilk milli macta Iskocya ve Ingiltere 13 hucumcu ile oynamislardi. Bu semayi euro 2008de gorecegimizi pek sanmiyoruz. Herseye ragmen 1872deki bu ilk uluslararasi mac 0-0 bitmisti. Bu da gosteriyorki cok gol atmanin yolu cok santrforla oynamaktan gecmiyor.
Roma takimi 2 sezon once bize tutulacak yolu gostermisti. Daha once oyun kurucu (3/4 bizde buna 9.1/2 deniyor) olarak orta saha ile santrforun arasindaki "boslukta" oynayan Francesco Totti ileride serbest ve yanliz adam rolundeydi. Didier Drogba'nin Chelsea'da oynadigi gibi ileride nokta santrfor oynayan Totti topu tutarak ve pivot rolu oynayarak yonunu degistirdigi "ters" toplarla "paslarla" arkadaslarina bos alanlar yaratarak kendine rakip kale onunde serbest alanlar yaratmisti. Roma'nin klasik 4-1-4-1 i cogunlukla 4-1-5-0 olmakta.. Gecen yil oynanan ceyrek final macinda MU Totti'siz Roma'yi 7-1 yenmisti ama Real Madrid onunde 3-2 yenilerek asagilanmis olan "sir" Alex Ferguson alisa gelinmis klasik 4-4-2 den vaz gecmek zorunda kalmisti. Izlenecek yol Roma'ninki idi...Cogu ligler biterken MU Wayne Rooney' e ileride nokta santrfor rolu verdi. Ileride derinligine oynayarak karsi takimin defansini karistirmaya yonelik bu oyun tarzi Ferguson'un da daha sonra soyleyecegi gibi oyuncusunun pek ilgisini cekmemisti. Ama Rooney'in hareketliligi Carlos Tevez ile aralarindaki "zeki" iletisim Cristiano Ronaldo'ya bos alanlar acmis, oda 42 gol atarak bundan faydalanmasini bilmisti. MU in sistemi aslinda 4-2-4-0 ydi Zaman zaman, ozellikle de avrupa maclarinda orta sahaya bir "top tutucu" daha ilave ederek Ronaldo'ya Totti'nin Roma'da ki rolu veriliyordu. Bu da sema olarak 4-3-3-0 anlamina gelmekteydi. Aslinda bu hicte yeni bir sey degildi. 1930 larin baslarindaki harika takim Avusturya Mathias Sindelar ile basaridan basariya kosmaktaydi. Derinligine geri cekilen bir santrfor formati Vselvolod Bobrov tarafindan da Dinamo tarafindan Moskova'li "turisler" tarafindan 1945 te uygulanmis ve Ingiliz seyircileri kendilerine hayran birakmisti. Daha sonralari sira "derin" santrfor Nandor Hidegkuti ve arkadaslari 1953 te Wembley'de Ingiltere'yi 6-3 yenince herkezin agzi acik kalmis kimse bir sey anlamamisti...Benim buyuk dramim demisti ingiliz santrhafi Harry Johnston, mac icinde caresiz kalmamdi. Yapacak hic bir sey yoktu. Hidegkuti'yi takip etsem defansin gobeginde arkadaslarina genis alanlar aciliyor, etmesem Hidegkuti basi bos dolasiyordu ki bu da cok tehlikeli sonuclar dogurmaktaydi...Problemin caresi 1950lerdeki Brezilya'li Zeze Moreira'nin gelistirdigi zone-defansti.
Brezilya futbolunun artistik ve serbest olmasi on fikri gulunctu. Taktik semalarin tarihi, hucumun akiciligi ile defansin saglamligi arasindaki dengenin hikayesiydi aslinda. Pele ile Garrincha'nin serbest oyunlari ise onlara bicilen rolun daha formasyon safhasindan verilmis olmasindaydi. 1958 deki ilk zaferlerinde Brezilya, rakiplerinin israrla arkada W-M in uclu defansla adam adama oynamalarina karsilik zone-defans yapan 4 lu ile rahat rahat kazanmaktaydi.
Futbol'un sistem kaliplarina girmesi ise oyunun sadece ikili mucadelelerden ibaret olmadiginin ve de tum takim oyuncularinin sahada en uygun yayilislarindan dogan etkili oyun seklinin kabullenmesi sonucunda ortaya cikti. Bu da 1930 larda Isvicre'de eski bir Avusturya'li milli futbolcu Karl Rappan yonetimindeki, o zamanlar yari profesyonel olan Servette' in kendinden daha iyi rakipleriyle basa cikabilmek icin gelistirdigi taktikle basladi. 3lu markaj yapan defansin arkasina sarkmis bir "supurucu" ve arkaya yaslanmis topun arkalarina gecmesine izin vermeyen cakili bek'ler. Bu fikirden daha sonra Italyanlarin meshur catenaccio'su dogacakti. Modern futbol'un dogusu icin ise 1960larda beslenme ve fizik kondisyonun onemini kavrayan Moskova'li buyuk teknik adam Viktor Maslov'un Dynamo Kiev'e getirdigi "pressing" yani tam saha baski sistemine bir goz atmak gerekir. Kanat oyuncularinin toplu halde top tasiyan oyuncuya yaptiklari baski ve yuksek basarak rakibin faydalanabilecegi alanlari daraltmalari oyuncular tarafindan da anlasilarak etkili uygulanmasi sonucunda yaratilan "total futbol" prensipleri, daha sonralari Dinamo Kiev'de Valeriy Lobanovskiy ve Ajax'ta Rinus Michels tarafindan da kullanildi. Bu sistem Ajax'ta "organik" bir sekilde kucuk yaslardan beri beraber oynamis yetenekli futbolcular tarafindan tamamen "naturel" bir sekilde sahneye konmus, Dinamo Kiev'de ise antrenmanlarda bilgisayar teknolojisini oyunda da kendi "vizyon'unu dayatarak oynanmisti. Ideolojilerdeki farkliligin ise oyunun uzerinde bir etkisi olmamis sahadaki uygulama ayni kalmisti. Bu oyun stili 1989 ve 1990 da pespese Avrupa Kupasini kazanan (bu kupayi pespese kazanan son avrupa kulubu) Arrigo Sacchi'nin Milan AC'sinde zirve yapti. Sacchi oyuncularindan rakip topu kaptiginda defans ile ileri uctaki ofans oyunculari arasinda 25m den fazla mesafe birakmamalarini istemekteydi. Oyuncularin referans noktalari top, alan, rakip futbolcu ve takim arkadasi. Bunlarin disinda sabit kalan hicbir mevki yoktur gerisi tamamen izafidir. Futbolcularin inisyatifi burada devreye girer. Bu felsefe etkin olmasina ragmen pek sevimli kabul edilmemis hatta oyuncular tarafindan ozellikle de Ruud Gullit' ce karsi gelinmistir. Antrenmanlarda uygulamadaki etkinligi arttirmaya yonelik defalarca tekrarlanan hareketler ve birbirinin oyununu tanimakta ve anlasmakta faydali olabilecekken yildiz futbolcular buna tavir koymuslardi. Buna karsilik Sacchi:
- Ona dedimki: iyi organize 5 oyuncu organizasyonla ilgisi olmayan 10 oyuncuyu her zaman yener.
Ve bunu ispat ettimde. Soyleki 5 disiplinli futbolcuyu (kalede Giovanni Galli, Tassotti, Maldini, Costacurta ve Baresi) 15 dakikaligina 10 asi futbolcu ile karsilastirdim. (Gullit, Van Basten, Rijkaard, Virdis, Evani, Ancelotti, Colombo, Donadoni, Lantignotti ve Mannari) Gol atmak icin 15 dakikalari vardi. Tek kural topu biz kazandigimizda karsi takim kendi yari sahasinin 10m gerisinden baslayacakti. Bu oyunu defalarca oynadik ve 10 kisilik asiler takimi hicbir zaman gol atamadi...Hicbir zaman...
Sacchi futbolun amacindan uzaklasmamasi dileginde. Cogu kisi futbolun oyuncularin yetenekleri ile saha icinde sergileyebileceklerinden ibaret oldugunu sanir. Halbuki oyuncularin yeteneklerini sergilemesini ve kazanmalarini saglayacak olan sey teknik adamin onlara gosterecegi parametreler dahilinde oynamaktir.
Sacchi defansin onunde 2 top tutuculu ve ucta egolari yonunde oynayan golculere top atacak orta sahadaki hucuma donuk yaratici oyun kuruculara dayali 4-2-3-1 sistemine de supheci yaklasiyor. Buda onun Real Madrid'deki yoneticiliginin kisa surmesinin aciklamasi olabilir. Zinedin Zidane ve Luis Figo'nun defansif eksiklerini kapatmasini Makelele'den istemesinden dogan surtusmeyle kisa suren teknik adamligi onun Lobanovskiy gibi iyi niyetin ve oyun sirasinda fedakarligin, futboldaki yerinin evrenselligini kabullenmesine engel olamadi.
Sacchi futbolun amacindan uzaklasmamasi dileginde. Cogu kisi futbolun oyuncularin yetenekleri ile saha icinde sergileyebileceklerinden ibaret oldugunu sanir. Halbuki oyuncularin yeteneklerini sergilemesini ve kazanmalarini saglayacak olan sey teknik adamin onlara gosterecegi parametreler dahilinde oynamaktir.
Sacchi defansin onunde 2 top tutuculu ve ucta egolari yonunde oynayan golculere top atacak orta sahadaki hucuma donuk yaratici oyun kuruculara dayali 4-2-3-1 sistemine de supheci yaklasiyor. Buda onun Real Madrid'deki yoneticiliginin kisa surmesinin aciklamasi olabilir. Zinedin Zidane ve Luis Figo'nun defansif eksiklerini kapatmasini Makelele'den istemesinden dogan surtusmeyle kisa suren teknik adamligi onun Lobanovskiy gibi iyi niyetin ve oyun sirasinda fedakarligin, futboldaki yerinin evrenselligini kabullenmesine engel olamadi.
Belki Sacchi bu konuda tutucu gorunebilir, zira MU in sistemi cok yonlu oyunculara dayanmakta: santfor gibi oynayabilen aciklar ve orta sahada oynayabilen santrfor veya santrforlar. Iki top tutucu bile Makelele'den daha fazla yonlu. Tandemlerin akiciligi uygunlugu, eski usul tek yonlu santrforlarin, rakiplerin hedefindeki avci oyun kurucu artik gecmiste kaldi. 4-4-2 nin yaraticisi Maslov bu yuzden tenkid edilmis olsada modern zamanlari daha o vakitten gormustu. Futbol ucaga benzer, suratlendikce dayanikliligin artmasi ve kafa yapinizin degismesi gerekmektedir demisti.
Bununla beraber Iskocya'nin eski teknik adami Andy Roxburgh'un acikladigi gibi 4-6-0 semasi her derde deva degildir: orta sahadaki 6 aktor top cevirir, hucum eder ve gerektiginde defansa doner. Bu da ortada 6 tane Deco'ya gereksinim gosterir : sadece hucum etmeyip, teknik adamin planlarini uygular, takimi saha icinde yonetir, yardim eder, hucuma her yerde yon verir. Deco evrensel anlamda yeteneklerine yuksek fizik kapasite ekleyebilen cok yonlu futbolcunun klasik bir ornegidir.
Belgrad' da verdigi bir konferansta, Inter'i 3uncu kez sampiyon yapmis olan ve Chelsea'da Avram Grant'in yerine getirilen Roberto Mancini, futbolun geleceginin taktik semalarin gelisiminde degil "gelistirilmis yuksek fizik kondisyon" oldugunda israrliydi. Bu tartismaya acik bir konudur. Bu iki oge birbirinden ayrilabilirmi? Dinamo Kiev ve Ajax stili sadece ve sadece spor bilimince gelistirilmis akilci taktik semalarinin bilimsel fizik kondisyon ile oyunculara uygulanabilmesinden dogmustur. Tamamen sistematize edilmis bir takimda, tam saha pres yapan bir takimda hic bir oyuncunun digerlerinden farki olamaz: herkes sahada uzerine dusen gorevi eksiksiz yerine getirmelidir. Forvetsiz bir oyunda orta sahanin cabuk ve isabetli paslarla hizli gecilmesi gerekmekte. Tabii isin icinde iyi gun kotu gun hesabida var. Iyi gunlerde bu mumkun. Kotu gunlerde ise (oyuncularin form durumlari) arkada topu tutacak presi bozarak oyunu rahatlatacak usta bir oyuncu her zaman ihtiyac olacaktir. Ferguson bu yaz futbolcu pazarinda, Louis Saha'nin yerini tutabilecek sirti kaleye donuk, hizli, hareketli ve topla kale onunde becerikli bir santrfor aradigini agzindan kacirdi. Bu itiraf bosuna degildi...Oyuncularin dayaniklilik ve yetenekleri artmakta ve forvet arayisi kriterleri degismektedir. Defans elemanlarininkide bunu takip ettiginden santrforlar modern ve klasik arasinda bir karisimin urunu olmaktalar. Drogba ve Emmanuel Adebayor ileri uc hucumcusu olduklari kadar saldirgan birer defans oyuncusu durumundalar. Thierry Henri veya Dimitar Berbatov ise derinligine ve genisligine oynayan iyi birer bitirici olduklari gibi yaratici ozellikleri de olan santrforlar. Bu iki uc ornegin arasinda ortalarda bir yerde ise Zlatan Ibrahimovic, Samuel Etoo ve Fernando Torres yer almakta. Acik oyunculari ve orta sahalarin daha once yaptiklari gibi santrforlar da kendilerini yenilemege mecburlar. O halde Isvicre ve Avusturya'da baslayan taktik gelisimlerden ne bekleyebiliriz? Ne Sacchi ne de Lobanovskiy uluslararasi karsilasmalardan umduklarini alamadilar. Sacchi'ye gore uluslararasi basari icin teknik adamlara taninan sureler, anlamli taktik gelisimin sistematize edilerek takimlara "oturmasi" icin yeterli degil. Onun icinde Euro sampiyonalari Sampiyonlar Ligi karsilasmalarina nazaran daha sahsi oynanmakta. Bu da Sacchi'nin bu iki uluslararasi turnuva arasindaki teknik farki alayci karsilamasina neden olmakta.Yine ayni nedenledirki Portekiz milli takiminda yanlizlari oynayan Ronaldo MU kadrosunun oynadigi akici futbolda cok daha etkili olmaktadir.
Sistemler oluyor. Bunu soyleyen Hirvatistan milli takimi antrenoru Slaven Bilic. Simdi oyun 10 futbolcunun hareketliliginden olusmakta. Uluslararasi futbol ise Maslov'un ucaginin prensipleri dogrultusunda degismekte ve ileri ucta sayilari gitgide azalmakta olan santrforlar her isi yapabilen orta sahanin icinde erimektedir. Sonuc olarakta gun gectikte Parreira'nin hakliligi daha da cok ortaya cikmaktadir.
Kaynak:Jonathan Wilson's history of the evolution of tactics, Inverting the Pyramid, is published this week by Orion (£18.99).
Tunc Uner Aralik 2010
Aucun commentaire:
Enregistrer un commentaire