Fottbrazileiro

Fottbrazileiro
Tout le monde joue au football au Bresil

mardi 16 février 2016

BAZI ŞEYLERİ DAHA İYİ ANLAMAK İÇİN UFAK BİR KARŞILAŞTIRMA

Alex Ferguson, Fatih Terim ve Mustafa Denizli

Glasgow, Govan'da 31 Aralık 1941'de dünyaya gelen Alex Ferguson, 6 Kasım 1986’dan 8 Mayıs 2013’e kadar ünlü Premier League ekibi Manchester United’da görev yapmıştır ki sadece bu dönemini değerlendirmeye almak çok önemli.


71 yaşında artık antrenörlük yapmaması gerektiğine karar vererek görevini bırakmıştır. İşin ilginç yanı, görevi bıraktığında bile Chelsea ciddi bir teklif yapmıştı.

10 Kasım 1949, Alaçatı’da dünyaya gelen Mustafa Denizli 66 yaşında sağlık sorunları nedeniyle bıraktığı işine geri döndü ve Galatasaray gibi sorumluluğu çok yüksek bir takımda göreve başladı.

4 Eylül 1953; Adana doğumlu Fatih Terim ise 62 yaşında ve Milli Takım’da görev yapıyor. Maşallah; futbolla beraber de hepimizi gömecek bu gidişle.
Şimdi üç hocanın lig ve Avrupa performanslarında aynı kesit içinde değerlendirme yaparsak; daha anlamlı bir sonuca varmış oluruz.

Alex Ferguson:
Manchester United; FA Premiership (13) 1992-93, 1993-94, 1995–96, 1996-97, 1998-99, 1999-2000, 2000-01, 2002-03, 2006-07, 2007-08, 2008-09, 2010-11, 2012-13
UEFA Şampiyonlar Ligi: (2) 1998-1999, 2007-2008, Avrupa Kupa Galipleri Kupası: (1) 1990-1991,
Kıtalararası Kupa: (2) 1999,2008, UEFA Süper Kupa: (1) 1991

Mustafa Denizli:
Galatasaray; Süper Lig (1): 1988 İkincilik (1): 1991,UEFA Şampiyonlar Ligi Yarı final (1): 1989, UEFA Kupa Galipleri Kupası Çeyrek final (1): 1992, Fenerbahçe; Süper Lig (1): 2001,
Beşiktaş; Süper Lig (1): 2009.

Fatih Terim:
Galatasaray; Süper Lig (6): 1997, 1998, 1999, 2000, 2012, 2013 İkincilik (1): 2003, UEFA Şampiyonlar Ligi Çeyrek final (1): 2012-13, UEFA Kupası (1): 2000.

Üç hocanın yıllarca ortaya koydukları performanslarını değerlendirip farklı analizler yaparsak… 
Mesela; maliyet analizi yapılsa; sanırım bir tek Ferguson kendi kazancından daha fazlasını kulübün değerine katmıştır ve onu bir Dünya markası yapmıştır. 

Maalesef bizim her iki hocamızın çalıştığı kulüpler de ise bireysel kazançlarının yüksekliği yanında, kulüpler değer kaybetmiş ve borç sarmalı içerisinde çırpınmaktadırlar. 
Özellikle Denizli ve Terim’in maddi beklentilerini bir kenara koyarsak, mesleki hedefleri yaşamış veya denemiş olan bu üç hocanın, önlerine koyabilecek beklentilerinin tükenmiş olduğunun farkına varmaları önemli bir entelektüel ayrıcalık ve davranış şeklidir. 
Ferguson, Denizli ve Terim’in kariyerleri ortada. Teknik adamların geldikleri noktadan sonra aktif olarak verebilecekleri bir şey olması çok zor. Hepsinin varabilecekleri başarılar yukarıdadır, artık hedef koymaları çok zor. Ne kadroları onları taşıyabilir ne de kendileri kadroları taşıyabilirler. Ancak nostaljik duygusal beklentiler oluşur. 
Ferguson bunun bilincinde görevini bıraktı.


Bizim iki hocamız ise hala görevlerinin başında ve en basit talep olarak, sadece kendilerine pay çıkarttıkları şampiyonlukların dışında; yetiştirmiş oldukları ne bir Dünya veya Avrupa yıldızı olmuş futbolcuları var ne de bir teknik adam var. Ferguson gibi global bir değer yaratamadıkları gibi, tamamen ülke içinde lokalize oldular ve yöresel birer figür olarak kaldılar. UEFA Kupası’nı kazanmak bile bunu kıramadı ki daha kötü bir sürece girdik. Global bir antrenör olamayan Denizli ve Terim’in bu lokalize durum içinde daha aktif olmaları da tesadüf değil sanırım.


Olmaması gerekip de olan ise onlardan medet uman yöneticilerin varlığı. Bu hem acı, hem de gerçek ve aynı zamanda nelere sahip olmadığımızın bir göstergesidir. Dışlanmış 19 bin antrenör içinden nasıl farklı ve başarılı antrenör çıkacak?


Hangi yönetici risk alacak ve yeniliğe açık bir vizyon geliştirecek? Bizim spor kültürü içerisinde bunu bulmak mümkün değil. O yüzden iki, üç kişi etrafında dönüp duruyoruz.


Var olanın bize göre en iyi olduğu üzerine yapılan algı manipülasyonu son derece kısır bir döngünün işleyişini pazarlamaktadır.


Var olan ise bizi körelten esnaf kültürüdür.



Liderlik unsurlarının içindeki en önemli etken ve motivasyon; önüne koyulabilecek hedeflerin olmasıdır. Tatmin olmuş ve yaşanmış önceliklerin ve hedeflerin tekrarlanması, ancak motiveyi tetikleyici enerjinin ve gelişime açık olma halinin yaşam bulmasıyla olur. Bu duygusal ve sosyal değerlerin yaş haddinden boşalmış alandan bizdeki gibi sadece para karşılığında, çıkara dayalı bir beklenti içinde olunursa; ne yenilenen bilgilere ulaşılır, ne bir başarı ortaya çıkar, ne de yaşça uzaklaşmış bir jenerasyonun önüne hedef koyulabilinir. Ferguson bunu fark etti. Bizimkilerin fark etmediği bu değer ise mesleki ve ahlaki bir değerdir. Haddini bilmek; en önemli erdemlerden birdir. Her yaşamın evreleri ve bir sınırı vardır. Nerede duracağını bilmek ve birilerinin önünü açarak kenara çekilmek, gerçek bir ‘üstat’ davranışıdır.

Müslüm Gülhan- 01 Şubat 2016

1965 Erzincan doğumlu olan Müslüm Gülhan 1992’de Marmara Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Bölümü’nü bitirdi. Evli ve bir çocuklu olan Gülhan, profesyonel olarak aşağıdaki kulüplerde futbol oynadı.

1984-1988 Çengelköy Spor Kulübü 3.Lig Profesyonel 
1988-1989 Fenerbahçe Spor Kulübü 1.Lig Profesyonel 
1989-1990 Ayvalıkgücü Spor Kulübü 2.Lig Profesyonel 
1990-1993 Giresunspor Spor Kulübü 2.Lig Profesyonel

Aktif futbol yaşamını 1993 yılında bitiren Gülhan bu tarihten itibaren antrenör olarak çalışmaya başladı ve 2002 yılından bu yana da  Haliç Üniversitesi BESYO Müdür Yardımcısı olarak akademik yaşamını devam ettiriyor.Aynı zamanda Haliç Üniversitesi futbol takımını da çalıştıran Müslüm Gülhan, Haliç Üniversitesi Futbol takımını .2004-2005-2006 yıllarında İstanbul Şampiyonluğu’na, 2006 yılında ise Avrupa Şampiyonluğu’na taşımıştır.
2006 Yılında haliç Üniversitesi’nde Türk futboluna yapısal bakış sempozyumunu da düzenleyen müslüm Gülhan, futbolun teori ve pratiğini bir araya getirebilen ender spor adamlarından birisidir.

mardi 9 février 2016

PROBLEMİN KÖKÜ NEREDE DİYE MERAK EDENLER İÇİN

Nouveau Rapport Mensuel : les joueurs étrangers dans les équipes
La douzième édition du Rapport Mensuel de l’Observatoire du football analyse la présence de joueurs étrangers dans 37 ligues du monde entier : 12 européennes, 12 asiatiques, 12 d’Amérique latine et la MLS américaine. Dans ces championnats, les étrangers représentent 26,6% des effectifs, avec un maximum de 66,5% dans la Premier League anglaise et un minimum de 6,1% au Brésil.
Les footballeurs étrangers sont bien plus nombreux en Europe (47,7% des effectifs) et dans la MLS (48,5%) qu’en Asie (17,9%) et en Amérique du Sud (13,6%). De même, d’importantes différences existent en fonction du poste. Les étrangers sont bien plus nombreux parmi les attaquants (34,9%) qu’au niveau des gardiens (20,5%). Leur présence relative parmi les défenseurs et les milieux-de-terrain est d’environ 25%.
Au niveau de l’âge, les footballeurs étrangers dans les ligues analysées sont en moyenne plus âgés que les joueurs nationaux : 27,1 comparé à 25,7 ans. Si 13,2% des footballeurs de moins de 21 ans sont étrangers, ces derniers représentent 33,8% des effectifs parmi les joueurs de plus de 28 ans. Néanmoins, l’âge moyen de première migration internationale tend à diminuer du fait du recrutement international d’un plus grand nombre de très jeunes joueurs.
Dans six championnats européens, les joueurs étrangers représentent plus de la moitié des effectifs : Angleterre, Belgique, Italie, Turquie, Portugal et Allemagne. À l’opposé, dans les pays suivants, moins de 10% des joueurs sont étrangers : Brésil, Uruguay, Venezuela, Costa Rica, Colombie, Argentine, Paraguay, Ouzbékistan et Iran.
L’étude met en garde les clubs les plus riches contre la tentation d’abandonner la formation au profit de l’importation de joueurs. En effet, « tous les clubs ayant marqué l’histoire du football moderne, en Europe (Real Madrid, Ajax, Bayern Munich, Milan, Manchester United, Barcelone) comme ailleurs (Santos, Flamengo, Boca Juniors, River Plate), disposaient de plusieurs éléments formés sur place, ce qui a fortement contribué à bâtir leur légende ».
Dans sa conclusion, le Rapport indique que « des joueurs talentueux naissent partout dans le monde. Ce qui manque en premier lieu, ce ne sont pas tant les talents que le contexte favorable à leur épanouissement. Pour encourager plus de clubs dans le monde à ne pas tomber dans le piège de la facilité en transférant des joueurs à tout va et en vendant leur âme aux acteurs du marché, encore faudrait-il que la formation soit mieux protégée et rémunérée ».
A propos du CIES Football Observatory
Le CIES Football Observatory a été créé en 2005 sous le nom de Professional Football Players Observatory (PFPO). Depuis 2011, il est l’un des piliers du vaste projet CIES Observatory dédié à l’analyse statistique du sport dans sa diversité. Pour plus d’informations, cliquez ici.
A propos du CIES
Le Centre international d’étude du sport (CIES) est une fondation créée en 1995 à Neuchâtel (Suisse) par la Fédération internationale de football association (FIFA), l’Université de Neuchâtel, la Ville et le Canton de Neuchâtel en tant qu’institution scientifique indépendante. Pour plus d’informations, cliquez ici.
CIES - Centre International d'Etude du Sport
Raffaele Poli
Avenue DuPeyrou 1, 2000 Neuchâtel
Suisse
Tél +41 32 718 39 00 - Fax +41 32 718 39 01