Fottbrazileiro

Fottbrazileiro
Tout le monde joue au football au Bresil

mardi 29 mai 2012

NEDEN CACIK BILE OLMAYIZ?




 Balerine para yapistirabilen, senfoni orkestrasi sefinden

 pecetede istek sarki isteyen, donma tehlikesi olmasa 

kugu golune de maya calinabilir diyebilen, doguda acliktan 

olen, soguktan donan varken batida dansozun gobegine 

dolarlari yapistirabilen, kendisine 3,5 lira zam veren 

milletvekilleri maaslarini binlerce lira arttirirken yine gidip 

ona oy verebilen, al anani da git denince anasini alip 

gidebilen, dunyanin enpahali benzinini gik demeden alip 

helaya bile araba ile giden, daha basini sokacak bir evi 

yokken gecekonduda yasayip oncelikle araba alabilen, 

sike var yapan yok diye rapor veren "etik" kurullari olan, 

sikeyi bulup ortaya cikartan ama sikeci futbolcuyu 

bulamayan bir hukuk duzeni olan, hayat felsefesi ben 

yandim onlarda yansin olan birini Futbol 

federasyonuna baskan secebilen, anayasayi bir kere 

delmekle, sike yapanlara bir seferlik izin vermekle hem 

ahali ile hem de dunya kamu oyu ile kafa bulabilen bir irkin 

ahvadiyiz biz.

Iste onun icin bizden cacik bile olmaz....Ne olur? Buyrun olacaklari okuyun:

Türkiye'nin kaderi onların elinde!

Tarih28 Mayıs 2012 , 08:45
Türkiye'nin kaderi onların elinde!


Temmuz'dan bu yana Türk futbolunun ana gündem maddesi olan şike soruşturmasında artık son dönemece girildi...

Türkiye Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu'nun açıkladığı kararların ardından gözlerin çevrildiği UEFA da bu hafta içinde beklenen açıklamayı yapacak. Çarşamba gününe kadar gerçekleştirilecek kritik toplantıların ardından Türkiye'nin kaderi belirlenecek. İşte kritik haftada yaşanacaklar...

MÜFETTİŞLERİN RAPORU BELİRLEYİCİ OLACAK
Başkanlığını Avusturyalı Dr. Thomas Partl'ın yaptığı 10 kişilik UEFA Disiplin Komitesi bugün Nyon'da bir araya gelecek. 8 disiplin müfettişinin hazırladığı rapor, komitenin kararında belirleyicilik gösterecek. Ayrıca TFF Etik Kurulu'nun iki raporu, PFDK'nın şike soruşturması hakkındaki gerekçeli kararı, Savcılık'ın hazırladığı iddianame ve TFF'nin UEFA'ya gönderdiği tavsiye mektubu da Disiplin Komitesi'nin masasında olacak.

HERKES BÜYÜK MERAK İÇİNDE BEKLİYOR
Üyeler arasında Galatasaray'ın eski yıldızı Gheorghe Popescu'nun da bulunduğu Disiplin Komitesi çarşamba gününe kadar çok kritik toplantılar yapacak. Tüm bilgi ve belgeler incelenecek. Sonrasında da UEFA'ya gerekçeli karar sunulacak. Ardından top UEFA'da olacak. Avrupa futbolunun patronunun Türkiye hakkında vereceği karar herkes tarafından büyük bir merakla bekleniyor.

CEZA ÇIKARSA GÖZLER TAHKİM'DE!
Futbol Federasyonu ve özellikle Fenerbahçe cephesinde gergin bir bekleyiş hakim... UEFA'nın PFDK'nın şike kararını yeterli görmediği ve bazı kulüplerimizi Avrupa Kupaları'ndan men edeceği ciddi şekilde konuşuluyor. Eğer böyle bir cezayla karşı karşıya kalırsak Tahkim süreci başlayacak. 12 kişiden oluşan UEFA Tahkim Kurulu, yapılacak itirazları inceleyecek ve son noktayı koyacak.

PLATİNİ KONUŞMUYOR!!!
UEFA Başkanı Michael Platini dün gazetecilerin şike soruşturması hakkındaki sorularını yanıtsız bıraktı... Artık karar sürecine girdiklerini ifade eden Platini, "Bu saatten sonra konuşmak doğru olmaz" ifadesini kullandı.

ELiNDE NELER
Aydınlar döneminde açıklanan 1. Etik Kurulu raporu. Yıldırım Demirören döneminde açıklanan 2. Etik Kurulu raporu. Savcılık iddianamesi ve yüzlerce sayfa tape. PFDK'nın gerekçeli kararı ve TFF'nin tavsiye mektubu. UEFA, Medya Takip Merkezi'nin hazırladığı binlerce sayfalık rapor.

Herkesin gözü bu isimlerde!
UEFA TAHKİM KURULU

P.T.Marques (Başkan) . . . .İspanya
Björn Ahlberg . . . . . . . . . . . . .İsveç
Dr. Levent Bıçakcı . . . . . . . .Türkiye
Barry W. Bright . . . . . . . . .İngiltere
Goetz Eilers . . . . . . . . . . .Almanya
Mario Gallavotti . . . . . . . . . .İtalya
Ivaylo Ivkov . . . . . . . . .Bulgaristan
M.Joseph Maessen . . . . .Hollanda
Antonio Mortagua . . . . . .Portekiz
Patricia Moyersoen . . . . . . .Fransa
Michel Wuilleret . . . . . . . . . .İsviçre 
Olga Zhukovska . . . . . . . .Ukrayna

* Levent Bıçakçı, taraf olabileceği için Tahkim'de oy kullanamayacak.

DİSİPLİN MÜFETTİŞLERİ
C.Georghiades (Başkan) K.Rus Kes.
Anna Bordiugova . . . . . . .Ukrayna
David Casserly . . . . . . . . . . .İrlanda
Karl Dhont . . . . . . . . . . . . . .Belçika
Petr Dolezal . . . . . . . . . . .Çek Cum.
Josef Geisler . . . . . . . . . .Avusturya
İlhan Helvacı . . . . . . . . . . . .Türkiye
J.Samuel Leuba . . . . . . . . . . .İsviçre
P.J. van Zunderd . . . . . . .Hollanda

* İlhan Helvacı, bu soruşturmada herhangi bir görev üstlenmedi.



Infantino tersledi: Bana palavra anlatmayın

UEFA Genel Sekreteri Infantino, kendisiyle şike soruşturmasını konuşmak için yanına yaklaşan Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreteri Emre Alkin’i sert sözlerle tersledi.

0
infantino tff emre alkin - FutbolReuters
Sözcü’den Kaan Bora’nın haberine göre, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de geçen hafta düzenlenen FIFA Kongresi'nde Türkiye için çok kötü gelişmelerin habercisi sayılabilecek bir olay yaşandığı ortaya çıktı.
Türk futbol kamuoyunun gündemini, Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in iştirak etmemesiyle işgal eden kongreye katılan TFF heyetinin UEFA yetkililerinin tavrıyla şoka uğradığı öğrenildi. Bu sarsıcı olayın kahramanları ise UEFA Genel Sekreteri Gianni Infantino ile TFF Genel Sekreteri Emre Alkin.
TFF'nin en üst düzey profesyoneli olan Emre Alkin'in, yönetim kurulunda 2. Başkan Vekilliği görevini yürüten Servet Yardımcı ile birlikte gittiği Budapeşte'de UEFA Genel Sekreteri'yle protokol kurallarını göz ardı etmiş bir şekilde şike davası hakkında konuşma isteği umulmadık bir tepkiyle son buldu.
Kongreye verilen bir arada Infantino'nun yanına giden Alkin'in Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Disiplin Kurulu'nun şike soruşturması kapsamında aldığı kararlar hakkında UEFA'nın ne düşündüğünü öğrenme çabası içine girdiği ama Infantino'nun "Don't bullshit me (Bana palavra atmayın)" diyerek Alkin ile konuşmayı reddettiği belirtildi.
Cezanın habercisi mi?
Bu tavır futbol kulislerinde, UEFA'nın şike konusunda önümüzdeki günlerde Türkiye'yi üzecek kararlar alacağının göstergesi olarak değerlendiriliyor. Avrupa'da futbolun patronu olan kurumun diğer ülkelere kötü örnek teşkil etmemesi için TFF'nin alacağı kararlara göz yummayarak, soruşturma kapsamında daha ciddi cezalar verilmesini istediği biliniyor. Bu çerçevede TFF ile bugünlerde şike konusunu konuşmaya yanaşmayan UEFA'nın düşüncesini bu hafta sonu ya da gelecek hafta başında göndereceği resmi yazıyla ilan etmesi ve Türkiye'nin ağır bir cezayla karşı karşıya kalması bekleniyor.




Ulu Tanri'dan hepimize akil ihsan etmesini dilemekten baska yapacak bir sey yok. 
DU BAKALI NE OLCEK???

Tunc Uner







LETTRE OUVERTE A M MICHEL PLATINI










M. Michel Platini

President de l'UEFA
Nyon-Suisse

Monsieur le President;

Avant toute chose nous tenons a vous remercier de l'importance que vous accordez a la question des matches truquees ainsi que le serieux avec le quel vous suivez les differents aspects ces memes questions.

Vous n'etes pas sans savoir que la Federation Turque de Football organise le 27 Fevrier prochaine des elections pour elire encore une fois son president.
Vous n'etes certainement pas sans savoir aussi qu'un des candidats se trouve etre M.Yildirim Demiroren president actuel d'un des clubs fortement suspect en ce qui concernes le probleme cite ci-haut. Il ne nous est pas permis de vous demander de deviner l'objectif reel et principal de ce president incapable de gerer son propre club. Nous vous en laisserons le soin de juger. D'autant plus que cette meme personne n'hesite pas utiliser son titre de president de Besiktas J.K pour en tirer avantage personellement et pour son holding Demiroren tres actif dans les medias et d'autres activites commerciales.

Nous sommes tous des passionnes du football, ce beau jeu qui a su rester jusqu'a il n'y a pas longtemps, propre et innocent que ce soit dans les stades magnifiques de l'Europe, que ce soit dans les ruelles des bas quartiers des pays sous-developpes. Ce meme jeux animait les memes esprits et donnait pleine satisfaction a nous tous qui sommes differents, mais solidaires en ce qui concerne les valeurs de notre jeu favorit.
Etant sur de partager avec vous ces memes valeurs nous sommes persuades que M. Yildirim Demiroren et son equipe sont loins d'etre "les" personnes qui pourront "nettoyer" le footbal turc qui en a vraiment besoin en ce moment. Bien au contraire il souillera encore plus ce qu'il en reste. Il suffit de regarder les actes ou plutot le passifisme avec lequel il regarde passer le train (!). Si vous croyez qu'il va intervenir pour trouver une solution quelconque vous vous trompez. Il est (ils sont) la juste pour enterrer (comme un chat le ferait) les saletes qui ont ete repandues sur le football.
Vous laissant le soin d'en juger et esperant que vous prendrez les mesures necessaires pour que notre sport reste avant tout un sport propre, nous vous prions Monsieur le president, l'expression de nos sentiments les meilleures.




Un naif du football
























dimanche 20 mai 2012

BIR KEREYLE BIR SEY OLMAZ DIYENLERE

Ben oldum olasi yurdum insanini anlayamamisimdir. Her zaman bir kere sey olmakla sey olmaz derler ama her zamanda seyini sey ederler:-) Ama asla ve asla ders almazlar.
UEFA aptal, FIFA salak ama biz ennnnn akilliyiz saniyoruz. Oyle olmasa neden Turk Futbolu bu hallere dustuki?






Belki bir ise yarar diye bir de olaylari ve benzemezlikleri bu acidan izlemekte fayda olur diye sayin Tugrul Aksar'in cok guzel bir arastirmasina daha deginmek isterim:


Avrupa’ya Gidemezsek Ne Olur? (I)
Tuğrul Akşar/ 9 Nisan 2012  Kamuoyunu günlerdir meşgul eden sorun hala çözümlenmedi. UEFA’ya takımlarımızı gönderip göndermeyeceğimize ilişkin ortada henüz bir netlik yok.
3 Temmuz 2011’de başlayan Şike Skandalı süreci üzerinden tam  dokuz ay geçti. Biz hala sorunun çözümü konusunda yol alamadık.
Bu süreç devam ederken, toz duman bulutu içinde Süper finallere geldik. Lig geçen hafta oynanan maçlarla tamamlandı. Ancak henüz Avrupa’ya Süper Final sonunda takımlarımızın gidip gitmeyeceğini bilmiyoruz. Federasyon bir yandan mahkeme kararını bekleyip buna göre hareket etmeyi düşünürken, diğer taraftan UEFA bir an önce, süre giden şike davasının sonuçlandırılmasını ve TFF’nin buna göre aksiyon almasını istiyor.
Bu hafta biz de bu konuyu irdelemek istiyoruz. İki bölümden oluşan yazımızda Avrupa’ya takım göndermeme lüksümüz olup olmadığını ve alacağımız kararların bazı olası sonuçlarını sizlerle paylaşacağız. Yine ayrıca Liverpool’un 1985’te Heysel’de Juventus ile oynadığı Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde, İngiliz holiganların taşkınlık yapıp 39 İtalyan seyircinin ezilerek ölmesine ve 350 seyircinin yaralanmasına neden olması sonrasında UEFA’nın İngiliz kulüplerine verdiği 3 yıllık men cezasını az bulan zamanın İngiliz başbakanı Margaret Thatcher’ın, İngiliz kulüplerini beş yıl süreyle Avrupa Kupalarına göndermemesi kararının bugün ülkemize örnek karar olup olamayacağını tartışacağız.
İngilizlerin Durumu Bizimkinden Farklıydı
Öncelikle soruna doğru yönden yaklaşmamız gerekiyor. İngilizlerin beş yıl süreyle Avrupa Kupalarından men edilmesinin temelinde İngiliz futboluna  giderek egemen olan ve daha sonra tüm Avrupa’ya yayılan holiganizmin yol açtığı felaketler yatıyor.
Çok kısaca İngilizlerin futbolda sebep oldukları büyük felaketleri burada yeri gelmişken sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum.
1.Ibrox felaketi: 5 Nisan  1902’de İskoçya’nın Glasgow kentinde, Ibrox stadında İskoç ve İngiliz milli takımları arasında milli maç oynanırken, taraftarın taşkınlığı sonucunda  tribünün çökmesi sonrası 25 kişinin ölmesi ve 500 kişinin yaralanmasına yol açan tarihin ilk felaketi.
2. Burnden Park Felaketi: 9 Mart 1946’da İngiltere’nin Manchester kentinde Burnden Park statyumunda Bolton Wanderers ve Stoke City takımları arasında oynanan maç esnasında taraftarların taşkınlığı sonucu çıkan arbede de 33 kişinin ölmesi ve 400’den fazla taraftarın yaralanmasına neden olan tarihin ikinci felaketi.
3. Bradford City felaketi: 11 Mayıs 1985’te İngiltere Bradford’da Valley Parade futbol stadında Bradford City ile Lincoln City futbol takımları arasında oynanan lig maçında taraftarların çıkarttığı yangının verdiği karışıklık sonucu 56 kişinin ölmesi ve 269 kişinin yaralanması felaketi
4. Heysel Felaketi: 29 Mayıs 1985’de Brüksel'de oynanacak olan Juventus ile Liverpool arasındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası final maçının başlamasından önce Liverpool taraftarlarının İtalyanlara saldırması ve çıkan panik sonucu bir duvarın çökmesi ve taraftarların tel örgülere sıkışması sebebiyle 38 İtalyan taraftar ve 1 Belçikalının öldüğü felaket.
5. Hillsborough Felaketi: 15 Nisan 1989'da Sheffield şehrinin takımı olan Sheffield Wednesday'in sahasıHillsborough Stadyumu'nda gerçekleşen felakette tamamı Liverpool taraftarı olan 96 kişinin ezilerek ölmesi ve 766 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan İngiltere ve dünya futbolunun en ölümcül ve en kötü felaketi.
İfade ettiklerimizden de anlaşılacağı üzere İngiliz futbol holiganlarının neden olduğu olayların sonucunda onlarca insanın ölümü ve yüzlerce insanın yaralanmasına yol açan bu felaketler, Thatcher’ın böyle bir karar almasına sebep olmuştur. Thatcher, Heysel faciası sonrasında UEFA’nın İngiliz kulüplerine verdiği üç yıllık men cezasını az bularak, bu vahşet geleneğine son vermek için “Bizim hayvanlara bu ceza yetmez” diyerek, İngiliz kulüplerini Avrupa kupalarına göndermemiştir.
Bizim futbol kültürümüzde ve bugün yaşanılan olayların temelinde ise şiddet faktörü İngiltere’deki gibi bir gelişim göstermemiştir. Her ne kadar, 17 Eylül 1967'de Kayseri’de  oynanan Kayserispor- Sivasspor maçında çıkan olaylar sonucunda 43 kişi ölmüş ve yüzlerce kişi de yaralanmış olmasına karşın, Türk spor ve futbol tarihinde benzer olayların daha sonradan tekrar etmemesi,  sorunun özünü analizde bizi farklı bir noktaya götürüyor. Bizim bugün içinde bulunduğumuz sorunun  şike eksenli olması, alınacak kararlarda Thatcher kararının benchmark olamayacağını bize gösteriyor.

Thatcher Bugün Olsa Aynı Kararı Verebilir miydi?
Thatcher’ın bugün böyle bir karar verip veremeyeceğine birlikte bakalım.
Margaret Thatcher

1980’li Yıllarda Premier Lig
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, 1980’li yıllar İngiltere’de henüz daha Premier Lig’in olmadığını, parasal genişleme ve iktisadi büyümenin İngiliz kulüplerini henüz Avrupa’nın en zengin kulüpleri arasına sokmadığını, İngiliz kulüplerinin  yıllık ortalama 150 bin ile 2 Milyon sterlin arasında gelire sahip olduğunu, yıllık naklen yayın gelirinin 2.3 milyon Sterlin civarında gerçekleştiğini, Avrupa futbol büyüklüğünün yaklaşık 3.5-4 milyar dolar civarında bir büyüklüğe ulaştığını, UEFA’nın Şampiyon Kulüpler Kupası organizasyonunda yıllık bütçesinin 50 milyon dolar düzeyinde olduğunu ve bu kupayı kazanan kulübün sembolik bir parasal ödül aldığını, sadece itibar için mücadele edilen bir kupanın havaya kaldırıldığını, esas gelirin maç günü gelirlerinden ibaret olduğunu, İngiliz kulüplerinin 1985’te yıllık 9.5 Milyon Sterlin transfer harcaması yaptıklarını, Londra borsasında sadece bir İngiliz kulübünün Tottenham Hotspour’un (1983’te) bulunduğunu ve halka arzdan 3.8 Milyon Sterlin gelir elde ettiğini, Manchester United’ın yıllık sponsorluk gelirlerinin 500 bin Sterlin olduğunu, kulübün hisselerinin çoğunluğunun 20 milyon Sterlin’e Michael Knighton’a 1989’da satıldığını, Manchester United’ın 1991’de Londra borsasına girerken 6.7 milyon Sterlin halka arz geliri elde ettiğini, kulübün 1985’teki toplam gelirlerinin ise yaklaşık 6 milyon Sterlin’e ulaştığını, İngiliz kulüplerinin 1985’te yıllık toplam gelirlerinin 49.2 milyon, toplam borçlarının ise 32 milyon Sterlin düzeyinde bulunduğunu, 1983'te İngiliz kulüplerinin toplam naklen yayın gelirlerinin 2.3 milyon Sterlin civarında olduğunu, Premier lig’de ortalama seyirci sayısının 1985’te 18.500 kişi olarak gerçekleştiğini belirtelim.
1979-1996 Arası İngiliz Futbol Ligi'nde Naklen Yayın Gelirleri Gelişimi
Yıl
Yayıncı kuruluş
Tutar (Sterlin)
1979
ITV
120.000
1980
ITV+BBC
2.200.000
1983
ITV
2.300.000
1985
BBC
4.000.000
1989
ITV
11.000.000
1992-1996
BSkyB
304.000.000

2000’li Yıllarda Premier Lig
1980’li yıllarda Premier Lig’in iktisadi ve mali yönünü sizlerle kısaca paylaştık. Bugünkü Premier Lig rakamlarını da vererek, yukarıdaki sorumuza yanıt aramaya çalışalım. Thatcher bugün olsa nasıl karar verirdi? Ona bakalım.
Premier Lig kulüplerinin 2010 itibariyle yıllık yarattığı gelir 2.739 Milyon Euro’ya ulaşıyor. Bu gelirlerin 933 milyon Euro’luk kısmı yayın gelirlerinden 665 milyon Euro’luk kısmı Sponsorluk gelirlerinden, 527 milyon Euro’luk bölümü maç günü gelirlerinden ve kalan 614 milyon Euro’luk kısmı da logolu ürün satımı başta olmak üzere diğer ticari gelirlerden oluşuyor.
Premier Lig’in bugün bonservis bedelleri üzerinden Lig değeri 3.355 milyon Euro’ya ulaşmış durumda. Dünya’nın en zengin kulüplerinden birisi olarak gösterilen Manchester United’ın piyasa değeri ise 1.2 milyar dolar civarında.
Premier Lig’de oyunculara ödenen toplam ücret, maaş ve prim tutarı ise 2010 yılında yıllık 1.559 milyon Euro olarak gerçekleşmiş durumda. Premier Lig’in yıllık yarattığı faaliyet karı ise 93 milyon Euro düzeyinde.
Premier Lig’de ortalama seyirci sayısı ise 42.500 kişiye yükselmiş durumda.
Premier Lig’de top koşturan kulüplerden Manchester United’ın toplam gelirleri 2010-11 sezonunda 367 milyon, Arsenal’ın  251,  Chelsea’nin 249, Liverpool’un da 203 milyon Euro’ya ulaşmış durumda.
Manchester United’ın 367 Milyonluk gelirlerinin 120 Milyonluk kısmı ticari gelirlerden oluşurken, 132 milyon euroluk bölümü yayın gelirlerinden ve 117 milyonluk kısmı da ticari gelirlerden oluşuyor.
İngiliz kulüplerinin gelirleri 1992 yılında Premier Lig’in kurulmasıyla astronomik olarak artış kaydederken, giderleri ve buna bağlı olarak borçları da inanılmaz boyutlara ulaştı. Şu anda yaklaşık 5.5 milyar Euro’luk borcuyla dünyanın en borçlu liglerinin başında gelen Premier Lig’de kulüpler mali anlamda son derece sıkıntılı günler yaşıyorlar.
Nitekim, Deloitte’un en zengin 20 kulüp sıralamasında üçüncü sırada bulunan Manchester United ödemekte zorlandığı borçlarını karşılayabilmek amacıyla 2010 yılında 600  milyon Sterlinlik tahvil ihraç etmek durumunda kaldı.

İngiliz Kulüpleri Avrupa Kupalarından İyi Para Kazanıyor
Her sene Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’ni domine eden İngiliz kulüpleri Avrupa kupalarından iyi para kazanıyorlar.
2010-11 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden İngiliz ekiplerinden Manchester United UEFA havuz gelirlerinden 31.1 Milyon Euro, Chelsea 53.2 Milyon euro, Arsenal 44.5 Milyon ve Tottenham Hotspur 30 milyon Euro gelir elde etti.
UEFA Avrupa Ligi’nde oynayan Liverpool ve Manchester City 6.1’er milyon Euro gelir elde ettiler.
Yukarıda belirtilen tutarlar UEFA’nın havuz gelirlerinden kulüplere dağıtılan tutarlar olup bu gelirlerin içinde Şampiyonlar ligi maç günü gelirleri ve diğer gelirler bulunmuyor.

Sonuç
İngiliz kulüplerinin içinde bulundukları iktisadi ve mali koşullar ile içinden geçtikleri uzun süreci kısaca yukarıda değerlendirdik. Bu değerlendirmelerimizden de görülüyor ki, bugünkü koşullarda İngiliz Kulüplerinin Avrupa'ya gönderilmemesi, sadece kulüpler için değil, aynı zamanda Premier Lig için de yıkım anlamına geliyor.
Ne İngiliz futbol federasyonu FA’in bu kulüplerin olası gelirlerini tazmin edebilecek bir finansal gücü var, ne de gırtlağına kadar borçlu İngiliz kulüplerinin Avrupa’ya gidememekten doğabilecek zararları karşılayabilecek ek gelir yaratma potansiyeli var. Çünkü, Avrupa kupaları, özellikle de Şampiyonlar Ligi vitrininde kalmanın kulüplere sağladığı katma değer, Premier Lig’de kendi yarattıkları gelirlerden daha fazla öneme sahip görünüyor.
Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi bugün İngiliz ve Avrupa futbolunun iktisadi, mali ve sportif anlamda hayat suyunu oluşturuyor. Kulüplere reyting, saygınlık ve rekabet olanağı yarattığı için başta naklen yayın gelirleri olmak üzere, sponsorluk, reklam ve medya gelirleri tamamen bu liglerde olabilmeye bağlı. Bu liglerden uzaklaşmak, izlenmemek anlamına geliyor. İçe kapanık, dünyadan ve Avrupa’dan kopuk bir Ligi ve bu ligde mücadele eden takımları kim neden ve nasıl izleyecek? Olaya sadece iktisadi ve mali anlamda değil, sportif olarak ta bakıldığında bu liglerde olabilmek, kulüplerin orta ve uzun vadede sportif rekabet yeteneğini ve gücünü artırıyor.
Önümüzdeki hafta yazımızın bizi ilgilendiren kısmını sizlerle paylaşacağım. Kulüplerimizin Avrupa’ya gidememesinin Türk futboluna yapacağı iktisadi-mali ve sportif tahribatın ne olabileceğini somut rakamsal veriler üzerinden değerlendirceğiz. Özellikle, İngilizlerin Avrupa kupalarından men edildikten sonra futbollarını nasıl yapılandırdıklarını sizlere anlatacağım.
UEFA’nın yaşanılan olaylar nedeniyle bir tehdit olarak gördüğü İngiliz futbolu, bunu nasıl bir fırsata çevirdi? Bir yandan futbol pastasını büyütürken, diğer taraftan sportif performansta Avrupa’yı tekrar nasıl domine eder hale geldiler? Bugün hafta sonu 180 ülkede 470 milyon insanın izlediği lig haline gelebilmeyi nasıl başardılar? Gelecek hafta bu konuların ve Türk Futbolunun içinde bulunduğu krizi nasıl fırsata çevirebileceği üzerinde duracağız.

Goruldugu gibi ne Ingiltere'de olanlarin bizimle bir ilgisi var, ne de "malin" agirligi ayni. Anlamak isteyene sivrisinek saz.....

Tunc Uner
Mayis 2012