Fottbrazileiro
dimanche 25 novembre 2012
mercredi 21 novembre 2012
GALATASARAY SK NUN DRAMI
"Bence bu galibiyet,depremde zarar gormus catlak patlak binalara , sahibi ucbes daha kazansin diye gosteristen yapilan siva boyalara benzedi"..
SEK SEK SEKEREKTEN INCI DIZEREKTEN.........
Her 3 macin 2 sinde tokezleyen ama arada bir mucizevi galibiyetler alan takimimiza adadigim bir sarkinin ilk sozleri bunlar.
Ilk cumle ise bana degil bir can dostuma bir baska "hasta" Galatasaray'li kardesimin ve durumu bundan iyi ozetleyebilecek bir baska cumle bulamadigim icin affina siginarak onunkini kullaniyorum.
Evet, isler ne kadar kotu giderse gitsin, kulup ne kadar "kurumsallik" tan uzaklasirsa uzaklassin, kazara bir basari yakalandiginda hersey gulluk gulistanlik oluyor, populist soylemlerle insanlarin kafasi bir daha karistiriliyor ve kurumsallik yolundan biraz daha sapiliyor.
Herhalde son Manchester United "ZAFER"inden bahsettigimi herkes anlamistir. Dunyanin en buyuk en kurumsal kulubunun takimini ustelikte bu donem Champions League grup maclarinda beraberligi bile olmayan bir takimi devirirseniz elbetteki hamaset edebiyatcilari cala kalem karsiniza dikilecektir. Iste asil tehlike de buradadir.
Siz istediginiz kadar adamlarin artik gurup birinciligini garantiledigini, bu nedenle genclerini "isitmaya" geldiklerini, Istanbul'a getirdikleri 21 futbolcunun 7sinin hayatlarinda ilk defa Champions League kadrosuna alindiklarini soyleyin, millet bu sira disi "zafer" den oylesine sarhoski kendinizi yirtsaniz sizi duymazlar.
Olsun, ben yine dogru bildiklerimi yazacagim ve "kisa" gelecekte kim hakli kim haksiz ortaya cikacak.
Burada bir kez daha tekrarlamak bahasina yine de birsey degismeyecegini ve yukarida anlattigim "dongu"den ne Galatasaray'in ne de baska turk takimlarinin cikamayacagi gercegini artik kabullenmek gerekiyor.
Nedenmi?
Malum; gonullerin teknik direktoru Fatih Terim oyle guzel pazarlaniyorki, balik hafizali milletim 6 ay Fiorentina ve 9 hafta Milan'i calistirmayi ve 2 kulupten de yoneticiler tarafindan kovulmayi basari diye pazarlayanlara inaniveriyor. Ama o bizi tarihimizde ilk defa Avrupa Kupasi finallerine goturdu diyenler; finallerde milli takimin "sifir" cektigini hatirlamak istemiyor, ayrica o takimin alt yapisinin Piontek'e ait oldugunu unutuyor, UEFA sampiyonlugunu kazanan GS SK nun 14 yil sampiyon olamadan alt yapisini duzelttigini ve Derwal'in eserine "hazir" konanlarin aslinda bu basarinin kokeninin Alman Teknik adamin ve ekibinin cabalari ve donemin yoneticilerinin ilk ve son defa "ileriye donuk" bir projeyi, tribunlere bosvererek gerceklestirdiklerini, bunun bedelini de ilk secimde komiteciler tarafindan bir kenara itilerek "odediklerini" bilmezden geliyor. O yonetimki kulup kasasini "arti" pozisyonda birakma becerisini gostermis bir yonetimdi. Sonrasinda malumunuz kulup kasasi asla arti vaziyete gecmedigi gibi eksininde altina (!) indi.
Kimsenin aklina Ankaragucu veya Goztepe'nin ayni teknik direktorle ne sonuc aldiklari gelmiyor.
Evet balik hafizaliyiz biz...ve ayrica biraz da "saftaroz"uz gibime geliyor. Yoksa niye durmadan ayni oyunlara gelelimki?
Bence asagidaki resim herseyi anlatiyor. Fred Cakmaktas gorunumlu "idareci" arkadas hayatindan cok memnun. Normal. Galip takimin teknik direktoru de. O da normal. Ama ne gariptirki kaybettigi mactan sonra Sir Alex Ferguson mac oncesinde ne niyetle geldiyse mac sonrasinda da ayni niyetini muhtesem bir kahkaha ile sergilemekte. Bu, soyunma odasinda Manchester United'in en degerli futbolcusunun kafasina ayakkabi firlatan Ferguson olmasa gerek:-)))
AVRUPA DA VARIZ AMA CHAMPIONS LEAGUE'DE?
Evet Galatasaray SK bu galibiyet ile Avrupa Kupalarindan erken ayrilma kabusunu simdilik yok etti. Ama oynanan futbola, teknik direktorun taktik tercihlerine ve bu tercihlere gore yaptigi oyuncu degisikliklerine bakilirsa cekirge oyle cok sik sicrayamayabilir.
Cluj'da ne oldu bilemiyorum ve dedikodulara inanmak ta istemiyorum. Ama bugun itibariyla Manchester United haricinde diger 2 takiminda matematik olarak sanslari ayni. Bu 2 takimin macindan ve Braga'nin son macindan cikacak sonuc ise kader maci olacak.
Son durum asagida:
Groupe H
À domicile | À l'extérieur | Total | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Clubs | J | V | N | D | V | N | D | V | N | D | bp | C | DB | pts | |
1 | Manchester United FC | 5 | 2 | 0 | 0 | 2 | 0 | 1 | 4 | 0 | 1 | 9 | 5 | 4 | 12 |
2 | Galatasaray AŞ | 5 | 1 | 1 | 1 | 1 | 0 | 1 | 2 | 1 | 2 | 5 | 5 | 0 | 7 |
3 | CFR 1907 Cluj | 5 | 1 | 0 | 2 | 1 | 1 | 0 | 2 | 1 | 2 | 8 | 7 | 1 | 7 |
4 | SC Braga | 5 | 0 | 0 | 2 | 1 | 0 | 2 | 1 | 0 | 4 | 6 | 11 | -5 | 3 |
* Les classements sont provisoires jusqu'à la fin des matches de la phase de groupes.
Mis à jour le: 21/11/2012 08:40 HEC
Légende :
- J: Joué(s)
- V: Victoires
- N: Match nul
- D: Défaites
- bp: Buts pour
- C: Contre
- DB: Différence de buts
- pts: Points
CHAMPIONS LEAGUE FATURASI
Sezon basinda yapilan transferler, harcanan paralar, geri getirilen vazgecilmez teknik direktor ve butun bu tercihlerin agirlastirdigi mali durum gozonune alindiginda eger Champions League'den elenirsek ki bu pekala mumkun, hesabi kim odeyecek dersiniz?
Ben soyleyeyim:
Yapilan transferlere harcanan paranin tutari malum ve butun bu paralar Champions League getirileri gozonune alinarak yapildi. Bu bir baska deyisle (fransiz ata sozu) vendre la peau de l'ours avant de le tuer. Yani henuz daha oldurmediginiz ayinin postunu satmak.....
O nedenle bu ipotetik zafere de cok sevinmemek ve isin sonunu getirmek lazim.
Yillardir oynanan oyun iste bu: Populist yonetimler kendilerine ait olmayan paralari populist soylemler esliginde harcar, tribunleri (ve kongre uyelerini) uyuturlar, daha sonra da "pardon! cok istedik ama olmadi" der, isin icinden siyrilirlar. Zira herhangi bir sorumluluklari yoktur.
Butun bu "idareci" takimi aslinda anli sanli yoneticilerdir. Kendi sirketlerinde sinegin yagini cikartirlar ve bu yilin butcesinde yoksa bir kurus bile harcamaz ve harcatmazlar. Dogrusu da budur. Ayagini yorganina gore uzatmak iyi yoneticilik, yorganini iplemeden ayagini uzatmak ise kulup idareciligidir bu ulkede.
Nedeni de yukarida aciklamaya calistigim olgudur:
-Kendi sirketinde yonetici "Sorumludur" ve mali yilin sonunda bilanco'nun hesabini verecektir. Bunun bilincinde oldugu icindirki asla yanlis adim atmaz, atamaz, attirmazlar.
Ama ayni yonetici, dernekler kanununa gore "idare" edilen kuluplerin basina gectiklerinde (her nekadar profesyonel yapilanma soz konusu ise de Turkiye'de bu gostermeliktir: bkz: son hisse satislari) verecek hesap olmadigindan bol keseden atarlar ve sonunda ya ceker giderler ya da teamuller geregi ! yeniden secilirler ve oyun devam eder.
Bir de soylemeden gecemeyecegim bize mahsus bir olgu daha vardir. Baskan cekip gitse de idareci takimi uc asagi bes yukari aynen baska listelere dagilir ve yeniden secilirler. Bu cok acik secik ortada olmasina ragmen ya bilmezden gelinir veya dile getirenler "tu kaka" edilerek yola devam edilir.
Gunumuz futbolu artik oyle bir endustri haline getirildiki, pasta cok buyuk, akbabalar ise doymak bilmiyor! Ellerine gecirdikleri imkanlari sonuna kadar kullanma yolunda hersey mubah goruluyor.
40 yillik dostlar bile yeri geldiginde (tabii yuzlerine degil) arkadan cekistirilebiliyor.
- Ya su adami bir dinlesek, projesi bu kulubu kurtaracak nitelikte, dendiginde alinan cevap:
-...iktir et ...neyi! konusacak ne varki? oluyor. Utanc verici ama bu maalesef boyle ve ....evet bildiniz belgesi yok:-)
Soylemler aynen vaki, isimler bende mevcut, ama karsi karsiya gelindiginde can ciger kuzu sarmasi....
BOYLE GELMIS BOYLEMI GIDECEK?
Bu sorunun cevabi kocaman bir hayir. Nedenleri ise cok acik:
- Hicbir mali yapi bu somuru sistemini kaldiramaz ve eninde sonunda iflas eder.
- O takdirde asirlik kulupler ya Rus Oligark'larin ya da Arap Seyh'lerinin eline gecer. (o kadar buyuk ve iz'ansiz borcun altina baskasi yatmaz)
- Profesyonel Futbol'un kendine ozgu yapisi para aklamaya cok elverisli oldugundan bu kuluplere talep mutlaka olacaktir.
-FIFA'nin Avrupa Birligi Konseyi ile UEFA'nin da G14 ler ile olan kavgalari bir yere kadar surecek ve "ozerklik" bir takim kurallara baglanacaktir bu da futbol'un kendini "temizlemek" zorunda kalacaginin bir isaretidir.
- Milyarlarca dolar genere eden gunumuz futbol endustrisi mutlaka "otorite'lerin ilgi alanina girecek ve dizgine cekilecektir.
- Bossman kanunu ile baslayan bu dizginleme ve kural altina alma bahsettigimi konulara da sicrayacak ve "abus de biens sociaux" eninde sonunda futbol "sirketleri" icin de soz konusu olacaktir.
Yazima burada "ara" veriyor ve herseye ragmen, elimiz bogrumuzde kulubun satilmasini seyretmemek icin herseyin gonlumuzce olmasini diliyorum.
NB/ Bu dilek, kurumsallasilmadigi surece, sadece vadeyi uzatir, kulubu kurtarmaz o da ayri hikaye.
mercredi 14 novembre 2012
300 ISPARTALI
300 KISININ DISINDA "ADAM"MI YOK BU CAMIADA?
Galatasaray S.K. nun son 10/12 yilda yonetim tarzina bir goz atildiginda en carpici nokta secimlerde 200/250 cengaverin "kulis" yaparak, secim sonralarinda da 40/50 kisinin done done, yani sirayla yonetime girerek "medya maymunlugu" gorevlerini itina ile yaptiklarini izlemliyoruz.
Secim kazanmanin yolu, bir takim "bidon" rivayetler yaymak, buna once kendi inanip sonra da cevresini inandirmak. Maasallah bu taktigi hakkiyla uyarlayan koca koca agabeyler hangi akla hizmet ediyorlar bilinmez. Zira cogunlugu amacladiklari ve umutla bekledikleri gorevlere getirilmez oyalanir ve sonunda "oyun" disi birakilirlar.
Bir takim "diger" agabeyler ise ucundan kosesinden kulupten nemalanacaklarini bilir ve bu taktigin bas aktorleri, daha sonra da "beneficiaire'leri olurlar. Kendileri, ogullari, yegenleri ya da kardesleri bir sekilde "pasta"nin kenarindan tutmak! serefine nail olurlar:-)
Yonetime secilme serefine nail olanlar ise, ya gelecege yatirim icin ceneleri duser olur olmaz konusurlar, ya da bir suru karmasik siyasi oyunlara girer, kimsenin aklinin ermeyecegi (!) bazi projeler uretirler. Ama ne hikmetse bu projeler bazi rivayetlere gore hep kendilerine ya da cevrelerindeki "pesmerge"lere yarar sekilde kotarilmistir.
Daha da yukarilara tirmanirsak, "kadro tenorlari" medyatik imkanlari ve kulup populerligini iyi degerlendirir, hukumet nezdindeki sahsi islerini de bu arada bir guzel hallederler.
Bu yonetemeyen ya da yonetmeye zaten niyeti olmayan "idareci" kadro, tribunlerin ve kulup uyelerinin gozunu boyamak icinde hep ayni populist taktikleri kullanir ve yine ne hikmetse bu taktik ve oyun hepte tutar.
Gonullerin teknik direktoru getirilir, dunyanin en "efficace" teknik direktoru gonderilir, o olmaz (isler sarpa sarar oyun tutmaz) yerine I LOVE YOU HAGI getirilir, o da tutmaz "salak" addedilen milleti susturmak icin ve duygu somurusu yapmak uzere BUYUK KAPTAN getirilir, o da olmazsa yabancilara olmadik odunler verilir ve "isim" getirilir ve yine tutmazsa bu fasit daire yeniden bikmadan usanmadan cizilir....
Iste bunun icindirki ileriye donuk herhangi bir proje uretilmez, uretenlere set cekilir ve donen "profit" dolabinin durmamasini saglamak icin elden gelen her turlu melanet sergilenir.
KOYUNUN OLMADIGI YERDE KECIYE ABDURRAHMAN CELEBI DENIR
E zaten takimdan sorumlu ve heyecanli idarecimizin ismi de az cok buna benziyor. Bana isin sorumlusunu goster akibetini sana soyliyeyim derdi eski bir isverenim...
Galatasaray'in durumu iste bu... TFF'den yollandiktan sonra transfer edilen basketbolcu CIO'muz, (TFF nin hali malum orayi nasil kurumsallastirdiysa burayi da aynen halleder) kendinden baska herkesi suclayan ders almaz-verir teknik direktorumuz, kor gozune parmagim transferler ve de Turkiye super liginin icler acisi hali dolayisiyla oynamadan kazanarak, simdilik lider olan takimimiz.
Maclari seyredenler Galatasaray'in topa hakimiyetinin her mac %60 veya daha ustu olmasina bakarak aldanabilir, ama kazin ayagi oyle degil. Her 6 pasin 3u yan 2si arka kalan biri ise ya rakibe ya out yada tuch'a gidiyorsa buna Barcelona futbolu diyemezsiniz. Gole gitmenin bin turlu combinaison'u, ucgeni, adam eksiltme taktikleri, teknik beceri sahibi, kosan basan ve "orta sahayi" akillica yoneten bir playmaker'lar ordusu yok ortada. Dolayisiyla 2-0 yenilip dururuz ve iyi oynuyoruz ama sansimiz yok deriz. Tabii yersen! Avrupa yemiyorda! Malum Champions League'de durum vahim.
Iste hal-i pur-melalimiz.
GALATASARAY FUTBOL OY-NA-MI-YOR.
Soylemekten dilimizde tuy kalmadi ama bakiyoruz ki aklin yolu bir. Bakin artik neler yaziliyor konu hakkinda:
Galatasaray kandırıyor
BEN geçen sezon sonundan beri Galatasaray’ın eksiklerine dikkat çekiyorum.
Sezon başından beri de Galatasaray’ın kötü futbolunu yazıyorum.
Spor basını ise büyük ihtimalle Galatasaray’dan pek hazzetmediği için Galatasaray’ı pohpohlayıp duruyor.
Galatasaray çok kötü futbol oynuyor.
Geride yapılan sürekli yan paslarla top hâkimiyeti Galatasaray’da gibi görünse de, oyunda üstün tarafmış izlenimi yaratsa da Galatasaray futbol falan oynamıyor.
Alın Mersin İdmanyurdu maçını.
Böyle bir futbol dünyada kaldı mı?
Daha önce de yazdım bunları.
Topu al, önce bir geri pas, sonra en az 5 yan pas, sonra orta sahaya bir pas... Orta sahada 3 yan pas...
Sonra tekrar savunmaya bir pas... Savunmada iki yan pas...
Sonra.... Sonrası yok.
Çünkü bu arada rakip savunma yerine yerleşmiş, herkes adamını, alanını almış oluyor ve duvar gibi savunmaya karşı hücuma kalkıyorsun.
Sonuç...
Rakibe geçen top ve tüm bunların yeniden başlaması.
Ne hız var, ne çabukluk.
Eboue sahada afyon yutmuş gibi dolaşıyor. Yerine Sabri oynasa daha iyi.
Hızlı tek bir atağı yok.
Hücum oyuncuları depar üstüne depar atıyorlar ama yan pasa şartlanmış takımda bunu gören yok.
Son maçta iki kere gol pozisyonu oldu, ikisi de bu deparlara atılan paslardan ama sadece iki kere.
Ya değişikliklere ne demeli.
Takıma kurtarıcı diye Aydın giriyor.
Yahu Aydın bunca yılda ne yapmış.
Melo yedek. Tamam anlıyorum.
Ama 70. dakikada alınmaz mı, rakip oyunu kilitlemişken ve boş alan yokken Aydın mı alınır, Melo mu?
Sonra basın toplantısında öfke küpü bir Fatih Terim.
Hırsını kimden alacağını bilmiyor, bahane buluyor.
Peki biz hırsımızı kimden alacağız...
Bunlari yazan Fatih Altay'li kardesimiz. Kendisi bu kulupte bir donem baskan yardimciligi yapmis agzinin payini almisti...Bakiyorumda ayni seyleri gormusuz. Iste bunun icindirki "aklin yolu birdir" diyorum.
Gerci Teknik Direktor her ne kadar sezon basindan beri kendini sikarak "agirdan" almaya calistiysa da artik kazan buhar kacirmaya basladi.
Bunu tarif ederken yine fransizca bir deyim kullanacagim zira fransizca cok ama cok zengin bir dildir ve deyimler her zaman "cuk" oturur.
"Chassez la nature elle revient au galop"
der Fransizlar. Bu kendini zorlama eninde sonunda ne oldugun ortaya dokulur demek...
Yorumsuz.
Illa yorum diyenler Fatih kardesimin son yazisina bir goz ativersin zaten...
Galatasaray S.K. nun son 10/12 yilda yonetim tarzina bir goz atildiginda en carpici nokta secimlerde 200/250 cengaverin "kulis" yaparak, secim sonralarinda da 40/50 kisinin done done, yani sirayla yonetime girerek "medya maymunlugu" gorevlerini itina ile yaptiklarini izlemliyoruz.
Secim kazanmanin yolu, bir takim "bidon" rivayetler yaymak, buna once kendi inanip sonra da cevresini inandirmak. Maasallah bu taktigi hakkiyla uyarlayan koca koca agabeyler hangi akla hizmet ediyorlar bilinmez. Zira cogunlugu amacladiklari ve umutla bekledikleri gorevlere getirilmez oyalanir ve sonunda "oyun" disi birakilirlar.
Bir takim "diger" agabeyler ise ucundan kosesinden kulupten nemalanacaklarini bilir ve bu taktigin bas aktorleri, daha sonra da "beneficiaire'leri olurlar. Kendileri, ogullari, yegenleri ya da kardesleri bir sekilde "pasta"nin kenarindan tutmak! serefine nail olurlar:-)
Yonetime secilme serefine nail olanlar ise, ya gelecege yatirim icin ceneleri duser olur olmaz konusurlar, ya da bir suru karmasik siyasi oyunlara girer, kimsenin aklinin ermeyecegi (!) bazi projeler uretirler. Ama ne hikmetse bu projeler bazi rivayetlere gore hep kendilerine ya da cevrelerindeki "pesmerge"lere yarar sekilde kotarilmistir.
Daha da yukarilara tirmanirsak, "kadro tenorlari" medyatik imkanlari ve kulup populerligini iyi degerlendirir, hukumet nezdindeki sahsi islerini de bu arada bir guzel hallederler.
Bu yonetemeyen ya da yonetmeye zaten niyeti olmayan "idareci" kadro, tribunlerin ve kulup uyelerinin gozunu boyamak icinde hep ayni populist taktikleri kullanir ve yine ne hikmetse bu taktik ve oyun hepte tutar.
Gonullerin teknik direktoru getirilir, dunyanin en "efficace" teknik direktoru gonderilir, o olmaz (isler sarpa sarar oyun tutmaz) yerine I LOVE YOU HAGI getirilir, o da tutmaz "salak" addedilen milleti susturmak icin ve duygu somurusu yapmak uzere BUYUK KAPTAN getirilir, o da olmazsa yabancilara olmadik odunler verilir ve "isim" getirilir ve yine tutmazsa bu fasit daire yeniden bikmadan usanmadan cizilir....
Iste bunun icindirki ileriye donuk herhangi bir proje uretilmez, uretenlere set cekilir ve donen "profit" dolabinin durmamasini saglamak icin elden gelen her turlu melanet sergilenir.
KOYUNUN OLMADIGI YERDE KECIYE ABDURRAHMAN CELEBI DENIR
E zaten takimdan sorumlu ve heyecanli idarecimizin ismi de az cok buna benziyor. Bana isin sorumlusunu goster akibetini sana soyliyeyim derdi eski bir isverenim...
Galatasaray'in durumu iste bu... TFF'den yollandiktan sonra transfer edilen basketbolcu CIO'muz, (TFF nin hali malum orayi nasil kurumsallastirdiysa burayi da aynen halleder) kendinden baska herkesi suclayan ders almaz-verir teknik direktorumuz, kor gozune parmagim transferler ve de Turkiye super liginin icler acisi hali dolayisiyla oynamadan kazanarak, simdilik lider olan takimimiz.
Maclari seyredenler Galatasaray'in topa hakimiyetinin her mac %60 veya daha ustu olmasina bakarak aldanabilir, ama kazin ayagi oyle degil. Her 6 pasin 3u yan 2si arka kalan biri ise ya rakibe ya out yada tuch'a gidiyorsa buna Barcelona futbolu diyemezsiniz. Gole gitmenin bin turlu combinaison'u, ucgeni, adam eksiltme taktikleri, teknik beceri sahibi, kosan basan ve "orta sahayi" akillica yoneten bir playmaker'lar ordusu yok ortada. Dolayisiyla 2-0 yenilip dururuz ve iyi oynuyoruz ama sansimiz yok deriz. Tabii yersen! Avrupa yemiyorda! Malum Champions League'de durum vahim.
Iste hal-i pur-melalimiz.
GALATASARAY FUTBOL OY-NA-MI-YOR.
Soylemekten dilimizde tuy kalmadi ama bakiyoruz ki aklin yolu bir. Bakin artik neler yaziliyor konu hakkinda:
Galatasaray kandırıyor
BEN geçen sezon sonundan beri Galatasaray’ın eksiklerine dikkat çekiyorum.
Sezon başından beri de Galatasaray’ın kötü futbolunu yazıyorum.
Spor basını ise büyük ihtimalle Galatasaray’dan pek hazzetmediği için Galatasaray’ı pohpohlayıp duruyor.
Galatasaray çok kötü futbol oynuyor.
Geride yapılan sürekli yan paslarla top hâkimiyeti Galatasaray’da gibi görünse de, oyunda üstün tarafmış izlenimi yaratsa da Galatasaray futbol falan oynamıyor.
Alın Mersin İdmanyurdu maçını.
Böyle bir futbol dünyada kaldı mı?
Daha önce de yazdım bunları.
Topu al, önce bir geri pas, sonra en az 5 yan pas, sonra orta sahaya bir pas... Orta sahada 3 yan pas...
Sonra tekrar savunmaya bir pas... Savunmada iki yan pas...
Sonra.... Sonrası yok.
Çünkü bu arada rakip savunma yerine yerleşmiş, herkes adamını, alanını almış oluyor ve duvar gibi savunmaya karşı hücuma kalkıyorsun.
Sonuç...
Rakibe geçen top ve tüm bunların yeniden başlaması.
Ne hız var, ne çabukluk.
Eboue sahada afyon yutmuş gibi dolaşıyor. Yerine Sabri oynasa daha iyi.
Hızlı tek bir atağı yok.
Hücum oyuncuları depar üstüne depar atıyorlar ama yan pasa şartlanmış takımda bunu gören yok.
Son maçta iki kere gol pozisyonu oldu, ikisi de bu deparlara atılan paslardan ama sadece iki kere.
Ya değişikliklere ne demeli.
Takıma kurtarıcı diye Aydın giriyor.
Yahu Aydın bunca yılda ne yapmış.
Melo yedek. Tamam anlıyorum.
Ama 70. dakikada alınmaz mı, rakip oyunu kilitlemişken ve boş alan yokken Aydın mı alınır, Melo mu?
Sonra basın toplantısında öfke küpü bir Fatih Terim.
Hırsını kimden alacağını bilmiyor, bahane buluyor.
Peki biz hırsımızı kimden alacağız...
Bunlari yazan Fatih Altay'li kardesimiz. Kendisi bu kulupte bir donem baskan yardimciligi yapmis agzinin payini almisti...Bakiyorumda ayni seyleri gormusuz. Iste bunun icindirki "aklin yolu birdir" diyorum.
Gerci Teknik Direktor her ne kadar sezon basindan beri kendini sikarak "agirdan" almaya calistiysa da artik kazan buhar kacirmaya basladi.
Bunu tarif ederken yine fransizca bir deyim kullanacagim zira fransizca cok ama cok zengin bir dildir ve deyimler her zaman "cuk" oturur.
"Chassez la nature elle revient au galop"
der Fransizlar. Bu kendini zorlama eninde sonunda ne oldugun ortaya dokulur demek...
Yorumsuz.
Illa yorum diyenler Fatih kardesimin son yazisina bir goz ativersin zaten...
ISIGIN OLDUGU YERDE KARANLIK SAKLANAMAZ
Bu oyun ne zamana kadar surer sahsen bilemiyorum. Bildigim tek sey kaderin bir cilvesi olsa gerek, kendi kulubunu batirmis bir tup gazci Turk Futbolunun basina getirilerek belki de en olumlu sey yapilmis oldu. Zira bugunlerde TFF de oyle seyler oluyor ve oyle elemanlar ayrilarak veya faaliyetlerini surdurerek artik oyle seyleri acikliyorlarki durum surdurebilinir olmaktan zaten cikiyor.
Bilerekmi? sanmam!
Bilerekmi? sanmam!
Hasbelkader baskan bugune kadar gelmis gecmis en zayif halka federasyonda. Belki UEFA bu kadro tarafindan simdilik yatistirildi, ama futbolumuz dunya 3. lugunden dunya 38. ciligine indi inmeye de devam edecek. FIFA klasmaninda en son siradaki TURK ADALARI Turkiye'ye gittikce yaklasmakta:-)
Turk Futbolu yapilan yanlisliklar ve etik olmayan davranislar, is bilmez insanlarin yonetime "heveslenmesi" ve baba parasi ile kendine oyuncak alan simarik zengin cocugu misali atesle oynayanlar yuzunden kendi kendini temizleyecek o da olmazsa rezaletin ayyuka cikmasi nedeniyle buna UEFA ve FIFA yoluyla zorlanacak.
UEFA'nin G14 ile FIFA'nin da Avrupa Birligi ile mucadelesi ve futbolun yavas yavas bir oyun olmakta cikip devasa bir ekonomi aktoru haline gelmesi bu yolun sonunda cok seyin degisecegine isarettir.
UEFA Champions League' den milyarlar kazanir ve bunun adil dagitimini saglayamazken (yada saglamak istemezken) FIFA ise World Cup'dan milyarlar kazanip bunu futbolun gelismesine degil sahsi ihtiraslarinin ve cikarlarinin dogrultusunda harcarken, iddia oyunlari milyarlarca dolar "genere" eder ve mac sonuclarini manipule ederek futbol'un etik olmaktan cikmasini saglarken, bu olgunun birilerinin dikkatini cekmemesi mumkun degildir.
UEFA G14 de dert anlatmakta ve kuluplerin hakli olarak "futbolcularimi" kullanip milyarlarca euroyu "cup"luyorsun bari "risk"lerimize ortak ol ve daha hakkani bir dagitim sagla soyleminden rahatsizligini acikca gostermekte.
FIFA ise, arkadas ben politikalar ustu ve bagimsiz bir kurulusum hak hukuk tanimam efelenmesi Avrupa Birligi bakanlar konseyi duvarina carpmis vaziyette. Sakli gizli de olsa bir kac senedir bunun kavgasi surmekte... Bilin bakalim bu dovusten kim saglam cikacak? Afrika ve Orta-Amerika&Karaip ulkelerinden olusan kalabalik delege ordusunu bir kac yuz bin dolara satin alarak hukumdarligini surdurmeye calisan Sepp Blatter' mi yoksa futbolun kendine ozgu kurallari oldugunu biliyoruz ama bu onun hukuk disi olmasini gerektirmez dolayisiyla "Bossman" kanunlarini nasil kabul ettiyseniz yeni olusumuda ope basa kabul edeceksiniz diye bastiran Avrupa Birligi'mi?
SIKECILER KURTULMADI SADECE MUKADDER SON GECIKTIRILDI
Daha once bir kac TV programinda kume dusecegini soyledigimiz takimlardan hicbiri kume dusmedi, hicbirine puan silme cezasi verilmedi, sadece gostermelik mahkeme kararlari ve bir kac kisi gunah kecisi durumuna getirilerek kamu oyu ve UEFA'nin dikkatlerini dagitilip olay ort-bas edildi.
Yine mahkemelerde ugrasmak istemedigim ve asla ispat edemeyecegim icin baska duyumlarimi anlatmak-yazmak istemiyorum. Ama ne devlet eliyle, ortulu odenek dedikodusuyla, parayla pulla bu olay biter, ne de Avrupa Birligi-FIFA, UEFA-G14 kavgasini umursamamakla.
Eninde sonunda bu fatura kesilecektir.
Eninde sonunda bu fatura kesilecektir.
Aksi takdirde Michel Platini, Avrupa Birligi Bakanlar Konsey'i onunde soyledigi:
- Futbolu temizlemek istiyoruz bize bu konuda olanak saglayin.
lafinin altinda kalir ve artik baskan olarak ne futbol dunyasinda ne de politikacilar nezdinde inanilirligi kalmaz.
Kasim 2012
NB/ Futbolun kirlenmesi ve FIFA'da donen dolaplar konularinda cok onemli eserler arasinda saydigim Andrew Jennings'in "Carton Rouge" isimli kitabini okumanizi saglik veririm. Isteyenlere bu konularda yazilmis cok ciddi eserlerin detaylarini da gondemeye hazirim. Yeterki okuyalim ve fikir sahibi olmadan once "bilgi" sahibi olalim.
Inscription à :
Articles (Atom)